17 Ağustos 2011 Çarşamba

Portofino..

İzlediğim bir filmde ’ Italy is not a country, it’s an emotion’ diyordu kadın Amerikalı sevgilisine.


Filmin adını ve filmin geçtiği şehri hatırlamıyorum ama pek çoğumuzun Fred Buscaglione’nin meşhur şarkısından tanıdığı Portofino gerçekten bu sözün hakkını veriyor. İtalyan Riviera’sında yer alan bu küçük koyun turist akınları sonucunda bozulduğunu düşünüyordum ancak tamamen yanılmışım. Sakinliğini ve kendine özgü havasını korumayı başarmış. Sahile inen dar sokakta hediyelik eşya mağazaları, dondurmacılar , cafeler mevcut. Sahilde pizza, pasta, deniz ürünleri ve tabiki güzel şarapları bulabileceğiniz birkaç restoran mevcut. Ama hepsi bu kadar. Zaten U şeklinde küçücük bir koya sahip Portofino.

İtalya seyahatimiz sırasında kısa bir mola için uğradığımız Portofino ve çevresi için en az 4 gün ayırmanızı öneririm. Portofino’ya ulaşmak için içinden geçtiğimiz Santa Margarita ve etrafındaki Cingue Terre köyleri görülmesi gereken, daha doğrusu en az birer gün yaşanması gereken yerler.

Bu gezimizde Klasik İtalya turumuzu tamamlayıp, İtalyan Riviera’sının güzelim şirin kasabalarını ve Toskana bölgesinin tepelerinde yer alan ortaçağ kasabalarını keşfetmeyi bir dahaki sefere bırakıyoruz.

Yoğun bir gezi programı esnasında birkaç saatlik dinlenme fırsatı bulduğumuz sakin ve şirin Portofino’dan çektiğim kareler..








kırık dökük anılar..

Bugün tesadüf eseri doğduğum ve büyüdüğüm evin sokağından geçiyoruz. Acı tatlı anılar bibirine karışıyor; birden kırık dökük oluyor herşey.

Birkaç adım ötede doğduğum ev var. O küçük kapıdan içeri girmek, doğduğum evde, büyüdüğüm bahçede tekrar nefes almak istiyorum. Ama yaşananlar adım atmamı engelliyor. Orası artık bana yasak!

Gözlerimi kapatıp, kendi çocukluğumu izliyorum. Erik ağacının tepesine çıkmışım yine. Gün boyu bir ucundan diğer ucuna koşturup durduğumuz; oyunlarımızın, kavgalarımızın geçtiği sokak ne kadar küçük görünüyor şimdi..

Ve özlüyorum. Artık hayatımda olmayan, olamayan insanları. Tenim ürperiyor..Onları bir daha görememenin, sarılamamanın verdiği soğuk bir ürperti.

Derin bir melankolinin içinde buluyorum kendimi. Derin bir yalnızlık duygusu.

Hayatımızda olan biten ve yitirilen herşeye daha ne kadar kayıtsız kalabiliriz ki!!

7 Ağustos, Pazar